Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 4’ü öğrenci 5 kişinin yaşamını yitirdiği, 17 kişinin de yaralandığı kazaya ilişkin Adli Tıp ve bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda, sürücü Mehmet Özdemir’in uyuşturucu madde etkisinde olduğu, aracın teknik ve güvenlik donanımlarının yetersiz olduğu, bakımlarının zamanında yapılmadığı gibi birçok ihmal olduğu yer aldı. Kazayı inceleyen bilirkişinin raporunda ise, şoför Özdemir'in kaza öncesinde fren pedalını hiç kullanmadığı tespiti dikkat çekti. Kazada, servisin bağlı olduğu şirket ve sürücüsünün yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı da okul yönetimiyle birlikte kusurlu bulundu.
Gebze’de 9 Kasım 2021’de meydana gelen ve 4’ü öğrenci 5 kişinin ölümü, 17 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan kazada ihmaller zinciri olduğu ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu tarafından kazaya ilişkin hazırlanan raporda; kazayı yapan minibüsün 2004 model olduğu ancak kilometre sayacının sıfırlandığı, 2019 yılında yapılan muayenesinde 700 bin kilometrenin üzerinde olduğu tespitine yer verildi. Kazanın meydana geldiği noktadan 1 kilometre ortalama yüzde 6 iniş eğimli caddede sürücünün seyir halinde olduğu, aracın fren mekanizmasının tam işlevsel olmaması nedeniyle aracın hızlandığı belirtildi. Raporda, sürücünün direksiyon manevrasında hız, yaya ve diğer trafik unsurlarının bileşimi ile başarısız olduğu yer aldı.
Lisenin okul müdürü ile şirket arasındaki sözleşmedeki sürücünün farklı olduğu, olay günü aracı kullanan sürücü Mehmet Özdemir’in SRC belgesi ve psikoteknik belgesinin olmadığı, Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi’nin raporunda sürücüde uyuşturucu maddelerinin tespit edildiği belirtildi. Kurul üyelerince bu maddelerin etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceği de oy birliğiyle bildirildiği raporda yer aldı.
Sürücü Mehmet Özdemir ifadesinde; sabah aracın frenlerinde sıkıntı yaşaması üzerine öğrencileri okula bırakıp, aracı tamirhaneye götürdüğü, aracı inceleyen ustanın aracı kullanabileceğini belirttiği de raporda vurgulandı. Araçtaki öğrenciler tarafından verilen ifadelerde; öğrenciler, sürücünün aracın freninin tutmadığını söylediğini doğruladı. Öğrenciler, servisin eski olduğunu, koltuklarının oynadığı, emniyet kemeri mekanizmalarının olmadığını da belirtti. Aracın asıl sürücüsü ile Mehmet Özdemir’in aracı kullanması için aralarında anlaştıkları, sürücünün, Mehmet Özdemir’den SRC ve psikoteknik belgesini istediğini, sürücünün bu belgeleri getireceğini söylemesinin yanında, bu belgelere sahip olup olmadığını bilmediğini, aracının öğrenci taşımacılığına uygun olmadığını bildiğini ifadeleri de raporda yer aldı.
Kazaya karışan servisi yolcu olarak kullanmakta olan K.Y.’nin verdiği ifadede; kazadan bir haftalık süreçte aracın sürücülüğünü Mehmet Özdemir’in yaptığı, araçtan anormal bir şekilde hava kaçırma sesi geldiğini, Mehmet Özdemir’i uyardığını, Özdemir’in ise önüne bir aracın çıkması sonucu aniden fren yaptıktan sonra bu şekilde hava kaçırma sesinin geldiğini söylediği ifadeleri rapora girdi. Aracın götürüldüğü tamirci O.A. olay günü Mehmet Özdemir’in dükkanına geldiğinde hava kaçağı olduğunu söylediği ancak fren arızasına ilişkin kendisine bir şey söylemediğini ifade etti. Servis şirketi ile okul yönetimi arasındaki protokolle aracı konumda olan S.D. ise aracın sürücüsünün Mehmet Özdemir olduğunu yoğunluktan fark edemediğini söyledi. Kazadan kısa zaman önce bu durumu fark ettiğini belirten S.D., Özdemir’den gerekli evrakı istediğini ancak takibini yapamadığını ifade etti, ayrıca aracın öğrenci servisi olarak kullanılamayacağını bilmediğini söyledi. Bu konudaki denetim eksikliği sorumluluğunun okul idaresinde olduğu bilirkişi tarafından belirtildi.
İfade veren okul müdürü Z.A.Y., kazadan 3 hafta önce denetim yaptıklarını ve eksiklikleri sözlü olarak bildirdiklerini, 2 aracın değiştiğini ancak kazaya karışan aracın değişmediğini söyledi. Denetim sırasında sürücünün C.A. olduğunu söyleyen Z.A.Y, Özdemir’in şoför olduğunu kazadan sonra öğrendiğini söyledi. Servisin asıl sürücüsü C.A. ise ifadesinde Özdemir’in sürücülük yeteneğinin iyi olduğunu belirtirken, araç hakkında ise fren tertibatında sıkıntı olmadığını ancak kullanıma bağlı kampanaların ısındığını ve frenlerin zayıflayabildiğini bildiğini, kazanın da bu nedenle olabileceğini düşündüğünü anlattı.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, servis sürücüsü Mehmet Özdemir’in kornayı kullanması halinde yaya Birsen Giriş’in yola çıkmamasını sağlayabileceği, ayrıca sürücünün fren pedalını hiç kullanmadığı, yokuşun başında frene bassa da daha sonra frenleme yapmadığı, yapılan incelemede fren sisteminde patlak olmadığı, fren lambasının hiç yanmadığı belirtildi. Raporda, frenlerin tutmamasının asıl nedeninin bakımsız keçeler nedeniyle basınç düşüşü ve fren hidroliğinin bozulacak seviyede eski olmasından kaynaklandığını ancak sürücünün bu durumda fren pedalına pompalama yapması, frene daha kuvvetli basması veya imdat freni kullanması gerektiği ancak bu tedbirlerin de gözardı edildiği belirtildi. Kazanın oluş anını inceleyen bilirkişi heyeti tarafından sürücünün yokuşu yüksek vitesle inmiş olabileceği, kaza noktasından 110 metre önce önündeki minibüsü yüksek hızda solladığı bildirildi.
Araç sahibi ve kiralayan M.A. ve İ.A.’nın aracın bakımlarını zamanında yaptırmadığı, ayrıca yapılan son periyodik muayenede aracın daimi yardımcı fren tertibatının sökülmüş, tekerlek bijon somunları eksik olduğu bilirkişi tarafından tespit edildi. “Yolcu taşıyan bir aracın fren tertibatı sökük ve bijonu eksik olarak muayeneye gitmesi bile başlı başına davalıların aracın bakımlarından imtina ettiğini göstermektedir” ifadelerini kullanan bilirkişi, M.A. ve İ.A.’nın kazanın oluşmasında kusuru bulunduğunu belirtti. Servis taşımacılığı yapan şirket hakkında da yapılan incelemede, 17 yıllık, kamera kayıt cihazı olmayan, üç nokta emniyet kemeri tertibatı bulunmayan, yol izni olmayan bir araçla öğrenci taşımacılığı yapmaya çalışıldığı, tüm şartları sağlamakla yükümlüğü olduğu belirtilerek şirketin kusurlu olduğunun tespit edildiği raporda yer aldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve koordinasyon yükümlülüğünü bulunduğu, buna rağmen okul yönetimince belirli hususların denetlenmesi gerektiğini belirten bilirkişi, taşımacılık hizmetini yapan araç ve sürücünün eksiklikleri bulunmasına rağmen, bu hususun denetim eksikliği nedeniyle gözardı edildiğini aktardı.
İlgili aracın kayıtlarda bulunmamasının bir bahane olamayacağını ifade eden bilirkişi, bu durumun kayıtlarda olmayan herhangi bir aracın okul bahçesine girerek öğrencileri alması anlamına geldiği, bu durumun da hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, okul yönetimince servis aracının sadece zamanında gelip gitmesi yeterli görüldüğü belirtilerek, bakanlığın kazada kusuru olduğu rapora yansıdı. Yaya olan Birsen Giriş ve servisteki öğrencilerin ise kazada bir kusurları olmadığı tespit edildi. Turizm şirketinin kazada yüzde 50, servis sürücüsü Mehmet Özdemir'in kazada yüzde 30, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul yönetimi ile yüzde 10, aracın ruhsat sahibi M.A.’nın yüzde 5, aracı kiralayan İ.A.’nın yüzde 5 kusurlu olduğu raporda yer aldı.