Dünya genelinde en sık görülen kanser türü olan akciğer kanserinde ölüm oranları oldukça yüksektir. DSÖ verilerine göre, her yıl yaklaşık 2 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan hastalık, kendisini genellikle 3 haftadan uzun süren öksürük ve yorgunlukla ele verse de, bu semptomlar pek çok kişi tarafından önemsenmiyor.
Akciğer kanseri, çoğu zaman erken evrelerde belirti vermez, bu da hastalığın zamanında teşhis edilmesini zorlaştırır. Akciğer kanserinin yaygın belirtileri arasında uzun süreli öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kanlı balgam ve hışırtılı solunum ön plana çıkar. Ayrıca, kanserin ilerlemesiyle birlikte aşırı yorgunluk, ani kilo kaybı ve ateş gibi sistemik belirtiler de görülebilir. Bu belirtiler, özellikle sigara içen kişilerde daha çok dikkate alınmalıdır çünkü sigara içmek, akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür.
Akciğer kanserinin en sinsi belirtisi, başlangıçta soğuk algınlığı veya grip gibi bir enfeksiyonla karıştırılabilecek uzun süreli öksürük olabilir. Eğer öksürük, üç haftadan uzun sürer ve şiddetini artırarak devam ederse bu ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Öksürük başlangıçta hafif ve kuru olabilir ancak zamanla balgamlı hale gelebilir ve bazen kanlı balgam çıkarmaya başlanabilir. Kanlı balgam, akciğerlerdeki kanserli hücrelerin etkisiyle damarlara zarar vermesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Akciğer kanserinin bir başka sinsi belirtisi de nefes darlığı ve hırıltılı solunumdur. Kanserli hücreler akciğer dokusunu etkiledikçe, hava yolları daralır ve bu da solunum güçlüğüne yol açar. Bu durum, özellikle egzersiz sırasında fark edilebilir ancak bazen dinlenme halindeyken de nefes darlığı hissedilebilir. Hırıltılı nefes (wheezing) ve solunumun zorlaşması, hastalığın ilerlemesiyle daha belirgin hale gelir. Bireyler, bu tür belirtileri, yaşa bağlı ya da astım gibi diğer hastalıklarla karıştırabilirler.
Diğer bir sinyal, göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissi olabilir. Akciğer kanseri, akciğerleri çevreleyen dokulara veya göğüs kafesindeki sinirlere yayıldığında, hastalar derin nefes alırken veya öksürürken artan bir ağrı hissedebilirler. Bu ağrı, genellikle hafif başlar ve zamanla şiddetlenebilir. Bazı hastalar, bu durumu kas ağrısı veya çekilmesi olarak yorumlar, bu nedenle çoğu zaman göz ardı edilebilir. Yorgunluk ve kilo kaybı, akciğer kanserinin erken evrelerinde daha yaygın olarak gözlemlenebilir. Kanserin vücutta yayılmaya başlaması, metabolizma üzerinde büyük bir yük oluşturur ve vücut ekstra enerji harcar. Bu da kişiyi aşırı yorgun hissettirebilir. Kilo kaybı ise genellikle iştahın azalması ve vücudun enerji gereksinimlerini karşılayamaması nedeniyle ortaya çıkar. Bu belirtiler, hastalığın gizli evrelerinde genellikle fark edilmeyebilir çünkü çoğu kişi yorgunluk ve kilo kaybını stres veya yaşam tarzı faktörlerine bağlayabilir.
Bunlara ek olarak, akciğer kanserinin ilerlemesiyle birlikte göğüs sıkışması, hızlı nefes alma, iştah kaybı, mide bulantısı gibi sindirim sistemiyle ilgili sorunlar da görülebilir. Kanserin vücuda yayılması, organlar arasında bir etkileşim başlatarak bu tür belirtilerin görülmesine yol açabilir. Aynı şekilde, kanserin ilerleyen evrelerinde bacaklarda şişlik ve kan pıhtıları da görülebilir.
Sigara içmek, akciğer kanserinin en önemli ve en yaygın risk faktörüdür. DSÖ’ye göre, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 85’i sigara içme ile doğrudan ilişkilidir. Sigara dumanı, akciğerlerde kanserojen maddelerin birikmesine yol açarak hücre hasarına ve mutasyonlara neden olur. Sigara içmeyenlerde de akciğer kanseri gelişebilir ancak bu durum genellikle genetik yatkınlık, hava kirliliği gibi çevresel faktörler veya pasif içicilik gibi nedenlerle görülür.
Dünya genelinde akciğer kanseri oranı, sigara içme oranları ve çevresel faktörler gibi etmenlere bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir. Gelişmiş ülkelerde, özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’da akciğer kanseri vakaları daha yaygınken, gelişmekte olan ülkelerde de sigara içme alışkanlıklarının artışı ve hava kirliliği gibi faktörlerin etkisiyle bu hastalığın oranı hızla yükselmektedir.
Akciğer kanseri, genellikle ilerleyen aşamalarda fark edilen bir hastalık olduğu için erken teşhis büyük önem taşır. Ancak mevcut tedavi yöntemleri, erken evrelerde fark edilen kanser vakalarında daha etkili olur. Tarama programları, özellikle yüksek risk taşıyan bireylerde (sigara içenler, yaşlılar, genetik yatkınlıkları olanlar) akciğer kanserinin erken tespiti için kritik bir rol oynar.
Akciğer kanseri tedavisi, kanserin evresine ve türüne bağlı olarak değişir. Cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapiler, akciğer kanserinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Son yıllarda, kişiye özel tedavi yöntemleri ve immünoterapiler gibi yenilikçi tedavi seçenekleri, tedavi süreçlerini daha başarılı hale getirebilir. Bununla birlikte, erken teşhis ve tedaviye yönelik sağlık altyapısının güçlendirilmesi, hayatta kalma oranlarını iyileştirebilir.
Dünya Sağlık Örgütü, akciğer kanseri ile mücadele için global düzeyde çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Bu stratejiler arasında sigara içmenin azaltılması, hava kirliliğiyle mücadele, erken teşhis için tarama programlarının yaygınlaştırılması ve kanser tedavisine erişimin iyileştirilmesi ön planda yer alır. DSÖ, sigara içmenin sağlık üzerindeki zararlarına dikkat çekerek, sigara içme oranlarının azaltılması gerektiğini ısrarla vurguluyor.