Liderleri buluşturan TRT World Forum 2023, "Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Eylemler ve Çözümler" temasıyla İstanbul’da başladı. Programın açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "İsrail bu kez dünya kamuoyunu yalanlarıyla rahatlıkla manipüle edememekte, karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz hakikat mücadelesini bulmaktadır," ifadelerini kullandı.
TRT’nin dünya gündemine yön veren organizasyonu TRT World Forum 2023, İstanbul’da başladı. Bu yıl yedincisi düzenlenen organizasyonda, pek çok farklı ülkeden 150’nin üzerinde konuşmacı ve yüze yakın ülkeden binin üzerinde katılımcı yer aldı.
Forum’un açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, günümüzde stratejik iletişimin altını çizerek "Türkiye son 10 yılda farklı biçim ve içeriklerle karşımıza çıkan dezenformasyon kampanyalarına teslim olmadı. Dahası bu son 10 yıllık süreçte, sadece kendisine yönelen dezenformasyon kampanyalarına, sosyal medya operasyonlarına karşı bir direniş hattı kurmadı; aynı zamanda uluslararası kamuoyunda da bir bilinç oluşturmaya çalıştı," şeklinde konuştu. "İSRAİL, KARŞISINDA VERDİĞİMİZ HAKİKAT MÜCADELESİNİ BULMAKTADIR" Son dönemde İsrail’in, Gazze’de "hakikati de katletme" arayışında olduğunu belirten Altun, "İsrail bu kez dünya kamuoyunu yalanlarıyla rahatlıkla manipüle edememekte, karşısında verdiğimiz hakikat mücadelesini bulmaktadır. Cumhurbaşkanımız, İsrail’in gayrı meşru ve zalim saldırıları başlar başlamaz bize Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çatısı altında İsrail’in dezenformasyon saldırılarıyla mücadele edecek bir görev gücü kurmamız talimatını verdi. Biz de bu talimat doğrultusunda 7 gün 24 saat esasına göre çalışan bir görev gücü oluşturduk. İsrail’in yüzlerce yalanını ifşa ettik. Her ifşaat, İsrail’in yaşadığı meşruiyet krizini daha da derinleştirdi. Cumhurbaşkanımız bir yandan, bağımsız, coğrafi bütünlüğü olan güçlü bir Filistin devletinin kurulması, bölgede akan kanın durması için mücadele ederken öte yandan vizyonu ve liderliğiyle, bu kanı akıtan zalimlerin kendilerini yalan haberlerle aklama girişimlerinin engellemesine de vesile oldu,” şeklinde devam etti ve dezenformasyonun “bir durum değil, bir tutuma dönüştüğünü” belirterek, “Bu tutuma karşı, bilimsel, şeffaf, örgütlü ve uluslararası bir mücadele vermeliyiz. Algıların olguların önüne geçmesine, yalanın hakikatin yerine almasına izin vermemeliyiz," ifadeleriyle konuşmasını tamamladı. "ÜRETİLEN DEZENFORMATİF İÇERİKLERİ, EN ETKİN İLETİŞİM KANALLARINI KULLANARAK İFŞA ETTİK" Türkiye’nin bu süreçte hem kanuni düzenlemelerini yaptığını hem de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Teyit Hattı gibi yapılarla yalan haberin kasıtlı yayılımına karşı mücadeleyi kamu politikasının müstakil bir unsuru haline getirdiğinin altını çizen Fahrettin Altun, “Türkiye, ulusal ve uluslararası alanlarda hayata geçirdiği iş birlikleri ve eğitim programlarıyla hem sosyal medya okuryazarlığı hem de dezenformasyonla bireysel mücadele hususlarında yeni modeller geliştirdi. Bizler bu çalışmalar sayesinde Yaşadığımız orman yangınlarında, ülkemizi derinden yaralayan 6 Şubat depremlerinde, 14 Mayıs seçimlerinde toplumsal fay hatlarını tetiklemeyi, toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü bozmayı hedefleyen kirli dezenformasyon kampanyalarına karşı etkin mücadele yürütebildik. Gerek konvansiyonel medya araçları, gerekse de dijital medya ortamları marifetiyle üretilen dezenformatif içerikleri doğru bilgilerle, zaman kaybetmeksizin ve en etkin iletişim kanallarını kullanarak ifşa ettik, yalan ve sahte içerikler yerine doğru ve gerçek bilgileri kamuoyu ile paylaştık,” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın medya alanındaki demokrasi karşıtı kültürel hegemonyanın geriletilmesi, milli irade karşıtı tutumun zayıflatılması, bunların yerine sosyo-politik gerçekliğimizi yansıtan, kültürel çoğulculuğu ve mesleki çeşitliliği esas alan bir medya eko-sisteminin inşa edilmesi noktasındaki gayretlerinin, bu mücadeleye destek olduğunu belirten Altun, “Dezenformasyonla mücadele alanında günden güne imkan ve kabiliyetlerimizi artırıyor, geliştirdiğimiz bilgi, teknoloji ve kabiliyetleri dost ve müttefik ülkelere aktarabiliyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere uluslararası platformlarda bu bağlamda son derece verimli faaliyetlere imza atıyoruz. Son dönemde, gerek küresel salgın zamanında, gerek Karabağ savaşında, gerek Rusya-Ukrayna savaşında, gerekse de İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de uyguladığı sistematik zulümde şunu gördük ki, doğru stratejik iletişim hamleleriyle, dezenformasyonun küresel ve bölgesel güç mücadelelerinde zehirli bir enstrüman haline gelmesine mani olabiliriz,” şeklinde konuştu. “DEZENFORMASYON KAMPANYALARI BAŞARISIZLIĞA UĞRATILDI” TRT World Forum’un bu sene “Birlikte Gelişmek” teması ile düzenlendiğini, dünya toplumları olarak, birlikte gelişmek için ortak sorumluluklarımız olduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Bugün bu uluslararası platformda, İstanbul’da bizi bir araya getiren ana saik, ortak sorunlarımıza ortak çözümler üretme gayretidir. Zira hepimiz bugün bir yandan bir küresel adaletsizlikle ve öte yandan bir küresel acziyetle sınandığımızın bilincindeyiz. İçinde bulunduğumuz bu belirsizlik çağında stratejik iletişim, kamu politikalarının ve uluslararası ilişkilerin tali bir unsuru olmaktan çıkmış, bir yandan etkin bir dış politika enstrümanına dönüşürken, öte yandan ulusal güvenliğin önemli başlıklarından biri haline gelmiştir. Bütün dünya yüzeyinde oluşan dezenformatif atmosfer, ülkelerin siyasi istikrarını, demokrasilerini, kamu sağlığını ve ekonomik ortamlarını tehdit eder noktaya gelmiştir. Türkiye, bu durumu en sert ve en erken şekilde tecrübe eden ülkelerin başında gelmektedir,” şeklinde konuştu. Türkiye’nin etkin bir bölgesel güç ve küresel oyuncu olmasından rahatsız olan aktörlerin, geçtiğimiz 10 yılda Türkiye’ye karşı dezenformasyon silahını yoğun şekilde kullandığını belirten Altun, “Gezi kalkışması, 17-25 Aralık FETÖ operasyonları, 15 Temmuz hain darbe görünümlü işgal girişimi… Bütün bu olaylar sırasında Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan çok ağır dezenformasyon saldırılarına maruz kaldı. Çok şükür ki bu dezenformasyon kampanyaları Cumhurbaşkanımızın hakikat eksenli siyaseti sayesinde başarısızlığa uğratıldı. Cumhurbaşkanımız, siyasete girdiği ilk yıllardan itibaren dönemin anti-demokratik, tek sesli ve vesayetçi medya düzenini bir sorun olarak gördü ve ona karşı mücadele etti. Bu bağlamda medyanın demokratikleştirilmesi ve kitle iletişimi alanında çok sesliliğin ve hesap verilebilirliğin temin edilebilmesi için çaba sarf etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçte geliştirdiği siyasi bilinç, ülkemizde dijital medya düzeni ile birlikte derinleşen dezenformasyon kampanyalarına karşı akılcı ve uygulanabilir direniş stratejileri üretebilmesine de imkan tanıyan bir siyasi farkındalığı beraberinde getirdi. Ve bu sayede çok şükür Türkiye son 10 yılda farklı biçim ve içeriklerle karşımıza çıkan dezenformasyon kampanyalarına teslim olmadı. Dahası Türkiye bu son 10 yıllık süreçte, sadece kendisine yönelen dezenformasyon kampanyalarına, sosyal medya operasyonlarına karşı bir direniş hattı kurmadı; aynı zamanda uluslararası kamuoyunda da bir bilinç oluşturmaya çalıştı,” şeklinde konuştu.