Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 15 Temmuz’da iktidarıyla muhalefetiyle doğru bir sınav verildiğini söyledi. Darbe girişimi sırasında tüm CHP milletvekillerinin demokrasiye sahip çıktığını ifade eden Özel, “Bu ülkenin yönetim sistemi için CHP’nin vazgeçmediği tercihi güçlü bir parlamentodur, parlamenter sistemdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşma gerçekleştiriyor. Özel’in konuşmasından satır başları şöyle:
"O gün iktidarıyla muhalefetiyle doğru bir sınav verildi. Biz o gün asla darbelerden medet ummadığımızı, seçilmiş parlamentonun arkasında olduğumuzu net bir şekilde ifade ettik. O gün orada bulunan tüm milletvekillerimiz demokrasiye sahip çıktı, halk iradesine sahip çıktı. Çünkü biliriz ki; bu ülkede biri tek adam olacaksa onu hak edebilecek mazur görülebilecek tek kişi vardı, 7 ülkenin istilasındaki Anadolu’yu kurtuluşa ikna eden, sonra kurtaran, bu ülkeyi yeniden kuran Mustafa Kemal’e sordular; padişahlık mı, Yıldız Sarayı’ndan devam mı, yoksa krallığı mı ilan edeceksiniz, ya da Amerikan tipi başkanlığı mı belirleyeceksiniz? O kurtuluştan önce kurduğu meclise atıfta bulundu; 23 Nisan 1920 ruhuna atıfta bulundu. O bu ülkeye tek adamn rejimini değil; bugün bütün saldırılara rağmen demokrasiyi getirdi.
"CHP'NİN VAZGEÇİLMEZİ PARLAMENTER SİSTEM" Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tenezzül etmediği hiçbir şeye bu ülkede hiç kimse tenezzül edemezdi... Bunun adı Fethullah Gülen de olsa fark etmez, tek adamlığa heveslenen kim olursa olsun fark etmez. Karşısındayız, demokrasinin arkasındayız. Bu ülkenin yönetim sistemi için CHP’nin vazgeçmediği tercihi güçlü bir parlamentodur, parlamenter sistemdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
"POLİS, ASKER, TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMSENİN TAPULU MALI DEĞİL" 15 Temmuz’da hiç asılmayan binalara, Atatürk resimlerini asanlar, ‘Hata yaptık’ diyenlerin şimdi aynı hataları tekrar etmeye başladığı bir süreçteyiz. O yüzden iyi yetişmiş kadroların ve kesinlikle sadakatin devlete ve milete olan, bir takım partilere, kişilere değil, devlete olan sadakatin öneminin altını çiziyorum. Dün gördüğüm bir şaşkına da şunu söylüyorum ki; sen devletin polisi olmayı yanlış anlamışsın, yanlış devletin eline sarılmışsın. Bir siyasiye saygı gösterilmesi; eyvallah. O siyasinin buna ne kadar izin verdiği kendi tercihidir. Ama bu devletten maaş alan, bu milletin tamamı için görev yapması gereken birilerinin bu ülkede siyasetin küçük bir kısmının temsiline eğilmesini asla kabul etmiyoruz.
Ben bir devlet memurunun bir siyasi liderin eline sarılmasında muhattap hangimiz olursa olsun o devlet memuruna üstlendiği vazifenin gereğini hatırlatmayı doğru bulurum. Onun dışındaki her türlü yaklaşım bu devletin dibine dinamit koymaktır. Polis, asker, Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir, kimsenin tapulu malı değildir.
İZMİR'DE YAŞANAN ELEKTRİK FACİASI
Görüntülere hiçbirimizin kalbinin dayanamadığı akıl almaz bir ihmal sonucunda gencecik iki evladımızı kaybettik. Özge Ceren Deniz’in babası Ahmet ağabey ile uzun konuştum. Gencecik İnanç Öktemay... Ağabeyi Gökhan beyle konuştum. İki tarafın da söylediği şu; ‘Yüreğimize su serpen şey, CHP’nin bu işin siyaseti olmaz, ucu nereye giderse gitsin, soruşturulacak demesidir.’ Biz pozisyonumuzu tekrar söylüyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na talimatımız şu oldu; sorumlu kimse, belediye personeliyle belediye, dağıtım şirketiyle dağıtım şirketi, savcılarla iş birliği içinde bu mesele nasıl olmuş, cezaların çekilmesi üstümüze düşen ne varsa yapılmasında kati bir tutum içinde olacağız dedik. Bu özgüvenle meseleyi takip ediyoruz. Bu konuda kusru olan kim varsa cezalandırılacak. Adalet arayışının önünde engel olanlardan değil, ailelerin yanında adaleti arayanlardan olacağız. CHP Genel Başkanı olarak hepinizin önünde söz veriyorum.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE CAN ATALAY TEPKİSİ Gezi davasında 5 kardeşimiz içeride... Hepimizin yerine yatıyorlar. Hiç utanmadan sıkılmadan bir kez daha söylüyorum; Gezi biziz kardeşim. Gezi bizim onurumuzdur. Sen Taksim’deki yeşil alandaki ağaçları keseceksin, 31 Mart meselesine kendince atıf yapmak için oraya Topçu Kışlası dikmeye niyetleneceksin, AKM’yi yıkıp AVM yapmaya kalkacaksın, sen bunlara karşı önce duracaksın, ne ülkeye gelme diyen var, ne hükümet istifa etsin diyen var; orada orantısız güç kullanımıyla FETÖ’cülerin tertipleriyle çadırları yakacaksın, işin üstünden yıllar geçince mahkeme kararlarına rağmen içeride tutacaksın... Bunlardan biri Can Atalay, 14 Mayıs’ta Hatay milletvekili seçildi. Millet git diyor, salmıyorlar; Meclis komisyona seçiyor, kabul etmiyorlar. Ardından mahkemeye başvuruyor, Yargıtay tahliye başvurusunu reddediyor. AYM ‘hak ihlali’ diyor. Yargıtay 13. Ceza Dairesi bu işlemi yok sayıyor. AYM ikinci kez hak ihlali kararı veriyor. Yargıtay bir daha direniyor. ‘Elimden geleni yapacağım.’ diyen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un tüm sözlerine rağmen bırakılmıyor. Bunun üzerine 30 Ocak günü böyle söyleyenler hiç sıkılmadan kararı okutup, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşüyürlar. Can Atalay için AYM’ye süresi dahilinde başvuruldu, mahkeme süresi dahilinde karar verdi ve hepimiz biliyoruz ki mahkeme dedi ki; ‘Ben buna nasıl bakayım. Yapılan işlem tümüyle usulsüz...’ O gün bu gün gerekçeli karar bekleniyor. Birileri gerekçeli kararı yazmıyor ya da birileri yazdırtmıyor. AYM'nin üyelerine sesleniyorum sizi kimin atadığından bağımsız vicdanınızla bir karar verin, verdiğiniz kararın gerekçesini de yazın."